Köylerde pis su atıklarının döküldüğü yer.
Aşılı ağacın istenmeyen, aşısız uç vermesi; filiz fışkırması.
Eklemek, dökmek, hafifçe serpmek.
1. Ağzı kıvrılmış, bükülmüş yük, denk. 2. Dolaşık deste.
Sünnet olacak çocuğu kirvenin kucağına koymak.
Kadın elbiselerinin yakalarına veya eteklerine eklenen üçgen şeklindeki parça.
1. Kesinti, ulak. 2. Faiz, kalan.
1. Para. 2. Başlık.
Baklavayı evde yapmak.