Birine bela kesilmek, musallat olmak.
Ailesinden çok başkalarına yardım eden; ele şirin görünmeye çalışan.
Ekim işiyle uğraşma, çiftçilik.
Düzgünce, düzgün olarak.
1. Ebeye ihtiyaç duymak, 2. Durumu kötü ya da acil olmak.
Düğümlemek, düğüm yapmak.
Tuzlamak.
Yüklerin hazırlanması. “denklerin dutulmuş.”
Kalın odunları tutuşturmaya yarayan küçük çalı, çırpı; çer çöp.
Karıştırmak. “kaymağına barabar dumat yapardıh eyce basardıh derilere.”
1. Damada veya geline yüz açık günü para takmak. “İlk günü oğlana döşeniyir.” 2. Düzene girmek, bitirmek. “İşler döşeninci gidellerdi.” DS: 1. Can çekişmek. 2. Bütün kuvvetini vermek.
Göz alıcı şeyler kullanarak gösterişli bir duruma getirmek, süslemek.